16 Mart 2008 Pazar

İddianame #1




"Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olduğu zaman adeta ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisinin bir arada olması. Durum böyle olunca ben Müslüman’ım diyenin tekrar yanına gelip bir de aynı zamanda da laikim demesi mümkün değil. Niye? Çünkü Müslüman’ın yaratıcısı olan Allah kesin hakimiyet sahibidir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak yalan koskoca bir yalan."
"Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, laiklik elden gidiyor. Yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek yahu!"

Bir alıntı ile açtım yazımı, sayın Tayyip Erdoğan'ın bir konuşmasından. Tamam laiklik konusunda pek iç açıcı şeyler düşünmüyor ne yapalım diyoruz fakat konuşmanın başını aktarayım: "“1 Kasım bir dönüm noktasının adıdır. Zafer değil. Zafer böyle yakalanmaz. Şu anda daha henüz bir yoldayız. İnanıyorum ki yeşil ışıklar gözükmüştür. Fakat biliniz ki oraya kadar daha çok işaretler var. Ama inanıyorum ki zafer Allahın lütfuyla er geç bizim olacaktır. Çünkü vahi ilahi böyledir bunun işaretleri gözüküyor. Biz Cezayir gibi olmayız. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz. Allahın izniyle."
"Bir buçuk milyarlık İslam alemi Müslüman Türk milletinin ayağa kalkmasını bekliyor. Kalkacağız. Şu anda içte onun ışıkları göründü. Allahın izniyle. Bu kıyam başlayacak. Koşmaya mecbursun. çalışmaya mecbursun. Eğer çileyi çekmezsen gelmez. Eğer çocuklarınız, eğer mallarınız, eğer zevceleriniz sizi bu davadan gayretten alıkoyuyorsa bu zaferi beklemeyin değerli kardeşlerim. Bunu aşmaya mecbursun. Bunu aştığımız gün zaferin ışıkları bize yakın olacaktır. Ve o zaman hak nurunu tamamlayacaktır."


Bu alıntıları kapatma davasının iddianamesinden yapıyorum. Kapsamlı bir Tayyip Erdoğan arşivi diyebilirim. Birde gündeme ilişkin bir alıntı aktarayım: "Belediyelerimiz hastaneler, doğumevleri yapıyor. Doğumevlerinde sadece kadın doktorlar çalışacak. Adil düzenin sağlık anlayışı da görülecek. Psikolojide, çocuk bakımında, öğretmenlikte yetişmiş başörtülü kızlarımız var. Şimdi işe alınmayan bu başörtülü kızlarımız anaokullarında yavrularımızı yetiştirecek..." .Türban tartışmaları sırasında düzenlemenin sadece üniversiteler ile sınırlı kalacağının garantisinin bizzat kendisinin olduğunu söyleyen başbakana ait bu sözler. Bunca çelişki içerisinde kendisine nasıl güvenebiliriz bilmiyorum.

İddianame çok uzun olduğu için henüz hepsini okuyabilmiş değilim. Okudukça ilginç noktaları buradan sizinle paylaşacağım. Bunları buraya yazarken biraz CHP'li göründüğümün farkındayım, daha kötüsü "darbeci" yaftası bile yiyebilirim. Bu darbeli, laikçi, özgürlükçü, liberal vs. çok cepheli düzen siyaseti arenasında bir taraf olmuş da değilim. Fakat adını koyalım bu iktidarın, kimse bana AKP'nin özgürlük getirdiğinden söz etmesin istiyorum veya liberal olduklarını düşünmemi, ( keza liberal olsalar tutup koynuma sokacak değilim ya bazıları gibi ) bildiğimiz şeriatçı bir iktidar bu. Fakat Türkiye siyaset arenasında daha önce yaptıkları yanlışları yapmayarak, pazar ekonomisini de gayet iyi uygulayarak derinden bir faaliyet ( kadrolaşmaya dikkat ) yürüttükleri aşikar.

1 yorum:

Ve ben, dedi ki...

Leman'ın kapağını görünce aklıma geldi, vakti zamanında ülkenin birinde bir siyasi lider varmış, o da ülkenin selahiyetini beli özelliklere sahip kadınların en az 4 çocuk dogurmasında görüyormus. Hatta ve hatta, bu özelliklere sahip kadınlar doğum yaptığı zaman muhafız alayından subayları ellerine çiçek, beşik ve de zat-ı şahanelerinin imzalamış oldugu teşekkür sertikalarını verip kendilerini ziyaret edip şahsı adına teşekkür etmeye yolluyormuş.
Az kaldı yakında basbakn korumalarıda bziim kültürümüz yakışır şekilde çeyrek altın tşırlar yeni doğum yapmış türk hanımlarının evlerine.
Ondan sonrası mı, dua edelim de iki ülke halkının kaderi benzemesin, yzık olur yoksa onca türke, laza kürde, çerkeze, gürcüye ve daha nicelerine tıpkı yazık olduğu gibi onca Yahudiye, macara, almana ve çingeneye.