25 Ekim 2007 Perşembe

burası odtü...


Bundan çok değil beş yıl önce aynı insanlar burada savaşa hayır demişlerdi, akıllara kazınan 1 Mart tezkeresine yüz binler Ankara’da hayır demeden hemen önce binlerce Odtü’lü, okullarında savaşa hayır diyerek yürümüştü. O günlerde okuldaki ilk yılımın heycanını yaşamaktaydım ve beni her şekilde hayal kırıklığına uğratan bu okul ilk kez bana ümit vermişti o gün. Fakat zaman tutulmuyordu, ülkeyi çok daha kara günler beklemekteydi. Dönem dönem olduğu gibi hep o meşhur birileri düğmeye basmış ve kan kokusu etrafa yayılmaya başlamıştı. İstandul’da sergiler basılır, üniversite şeliklerinde kan dökülür olmuştu ki imdadımıza Mersin’de garip bir bayrak yakılması hadisesi yetişti. Resim tamamdı, birileri harakete geçmişti ve vatan perverler Hummer ciplerini parlatmaya, hap attıktan sonra vatan haini avına çıkmaya başlamıştı. Bu vatanın hainlerinin ayakkabısı delkti ve kaçamıyordu arkasından ateş eden vatanperverden. Sonraları milliyetçi yükseliş diye çok söyleyeceğimiz, çok tartışacağımız hiçte yeni olmayan bir kavram tartışılmaya başlandı. Herkesin sahip olması gereken bir erdemdi milliyetçilik ve vatan perverlik. Ne hikmetse sadece birilerinin tekelindeydi bu vatan sevgisi ve fetişizmi. Dile kolaydı vatan savunulacaktı, düşman çok sinsiydi, ayakkabısının altı delikti.

İnsanlarin bir seylere tepki vermek icin toplanmasi, yurumesi basli basina korktugumuz bir reflex oldu. 12 Eylül’den sonra özellikle toplanmak, beraber biseyler yapmak, örgutlenmek, örgutluluk hep yasakti, adi soylenmeyen bir suctu, anayasal bir hak olmasına ragmen hemde. Yuruyenler yollari asindirmiyor diye ara sıra izin verirdi devlet babamiz. Geçtiğimiz gün insanlar her neden sonra hatirladiklari bu hakki (belli ki cogusu icin bir ilkti) kullanmaya karar vermisler ve bir yuruyus eylemisler. Bu tepkisellik ve yuruyus kismi demokrasi adina sevindiriciydi ama eylemin icerigi ve tarzi universite gencligi adina buyuk bir hayal kırıklıgıydı.


Malum menfur olaylar herkesin canini yeterince yakmis ve tepkiler ulkenin dort bir yaninda verilmeye baslanmisken Odtu bu gerceklikten uzak kalamazdi. Kalmadi da; ama hergun sokaklarda gordugumuz, izledigimiz tarz ve tavir hakimdi eyleme. Turkiye’nin herhangi bir sokagindan, kahvesinden, meydanindan toplanabilecek insanlarin spontane duzeyde verebilecegi tepkilerden baska hic bir sey degildi koca eylem. Soylemler gayet siradan, hamasi ve saldirgandi. Burada akademik egitim goren, bilim icin ter doken, genc insanlarin verebilecegi tepki bu kadar siradan mi olmaliydi? Bu kadar sokak agziyla mı ifade bulmaliydi bu acilar? Bu kadar basitmiydi cozum? Yillardir gozumuzun onunda surup giden adi konmamis bir savasin maduru aydin insanlar bu kadar kolay nasil savas baltalari kusanabilmislerdi?

Burasi bir universiteydi, insanlar dunyayi okuyup ogreniyorlardi ve yine onlar burada bu egitimi gorurken yasitlari bir yerlerde savasa gonderiliyor ve sehit dusuyorlardi. Yillardir bu boyleydi,( kansiksamisligimiz hic caninizi yakmiyor mu?) o insanlar ki bizim mahalleden, koyden, yoldan izden arkadaslarimiz, kardeslerimiz, olanlar ölurken bizim daha fazla ölum icin yurumemiz ne kadar anlamliydi? Daha yirmili yaslarinin basinda,yani en humanist, en insancil yaslarini yasiyan bizler ne kadar kolay savas istiyorduk? Baska soyleyecek sozumuz olamaz miydi? Savasin baris getirmedigini kucuk yasimiza ragmen yillardir yasiyarak, kanayarak, hergun onlarca ölerek nasil gorememistik? Herkes kendi basina bir askeri staratejist olmus şuradan girip buradan cikarken kuzey Irak'a birilerinin de "hayir savastan baska bir cozum mumkun olabilir" demesi gerekmez miydi? "Durun biz genciz ve bizim gibi gencleri bu kadar kolay savasa gonderemezsiniz, bir daha dusunun" diyenler neden biz olamadik? Neden kan siyaseti yapan ve yillardir bu ulkeyi yonetirken bu sorunu çözemeyen, çözmeyen siyasi aktorlerle beraber bu kanli satrancin piyonu olduk? Birakin sakin olmayı, sagduyuyu, barisi, kardesligi savunan kardeslerimizi, sira arkadaslarimizi neden düsman ilan ettik ve terorist olmakla suclayacak kadar acimasiz olduk?

Genc olmanin hakli heycani veya vatan perverligin asiri bir hezeyani olarak görüp gecebilecegimiz cinsten bir eylem degildi bence bu eylem. Yillardir bize dayatilan belirli bir dusunce formunun, resmi ideolojinin tektiplestirdigi bilinclerin bir tezahuruydu en cok. Şehitlerimiz adina ne kadar üzücüdür ki Odtu ogrencileri, yani bu ulkenin bilinçli, dusunen, bilim ve fikir ureten ogrencileri olarak daha farkli, daha anlamli daha bize yakisan bir tepki veremedik. Bu konu uzerinde daha cok dusunup daha cok konusmaliyiz. Vurgulamak istiyorum konusma, kavga değil...