17 Mayıs 2008 Cumartesi

Anadolu'da Vakit #2

Artık eleştiriden öteye geçmek istiyorum bu Vakit gazetesi için. Gazete demek bile iltifat bu çıkarttıkları üzeri yazılı kağıt parçalarına. Zira içinde 14 yaşında bir kıza tecavüz eden ( etmekten yargılanan değil ) yazarları Hüseyin Üzmez'i savunacak kadar küçülmelerinden sonra Bugün Gazetesini takiben Leyla Gencere hakaret etme sırası bun zevatlara gelmiş. Yorum da değil bir haber olarak çıkan yazıda aynen şu ifadeler yer alıyor: “Türk halkının dinini beğenmeyip, Hırıstiyan kalmakta ısrar eden, Türkiye’yi beğenmeyip ömrünü İtalya’da geçiren soprano Gencer’in, yakılan cesedinin küllerinin Boğaz’a serpilmesini istemesine büyük tepki var. Vatandaşlar, ‘Boğaz’ı kirletmeye kimsenin hakkı yok. Türkiye çöplük mü? Herkesin vasiyeti yerine getirilecekse, Yusuf Bozkurt Özal’ın naaşının defninde niye kıyametler koparıldı?’ dediler.” Küllerin Boğaz’a dökülmesinin çevrecilerin tepkisine sebep olduğunun iddia edildiği haberde, çevre örgütleri ve çevrecilerin “Bir insan sanatçı olabilir. Ama onun vasiyeti var diye bize kalacak bir dünya kirletilemez. Ayrıca küllerin Boğaz’a bırakılması suç”

Bütün dünyanın saygısını kazanmış ve diva ünvanının almış bir insana ettikleri sözler yine bu Üzmez'in arkadaşı ve savunucusu olan bir Vakit yazarına ait değil. Bu bir haber yazısı. Gazeteciliğin en temel ilkelerinden biri olan tarafsızlık ilkesini esnetebilirisiniz, taraflı bir şekilde yansıtabilirsiniz bir haberi ama bir haberde birine hakaret ettme seviyesine geldiyseniz etik ve ahlak sınırlarını aşmışsınız demektir. Gerçi bir tecavüzcüyü savunan bu gazetenin yaptığı veya yazdığı hiç bir şeye şaşırmamak lazım.

Sivas'ta insanları diri diri yakan bu bilincin bugün bir divanın külleri boğaza atılıyor diye " çevre kirliliği " yaygarasıyla duruma yorum getirmesi de hayli manidar olmuş. Mide bulandırıcı bu yayına umarım yine bu iğrençlikte devam edeler, bakalım Hüseyin Üzmez performanslarının da ötesine geçebilecekler mi? Sakalınızdan utanın ey ...!

Hiç yorum yok: